Şiirlerinde sanatsal bir üslupla işlenmiş dizeleri okurken, öte yandan asırlara ve geleceğe yön verebilecek nitelikteki dev hacimli Uygur romanlarının ne kadar fevkalade edebi eserler olduğu açıkça görülebilmektedir.
Kızıl Çin Karşısında Uygur Şiiri
Uygur şiirlerinde akla ilk gelen şairlerden birisi, milleti için büyük bir mücadele vermiş olan Abdulhaluk Uygur'dur. Onun, Uygur şiirinde kesinlikle önemli bir yeri vardır.
1921 yılında Turfan şehrinde doğan Abdulhaluk Uygur, halkını teşkilatlandırarak mücadelesine yaşamı boyunca devam eder. Bunun karşısında Abdulhaluk Uygur, dönemin Kuomintang yönetimi (Milliyetçi Çin) tarafından 13 Mart 1933 yılında idam edilmek suretiyle şehit edilir.
8 yaşından beri şiir yazmakta olan Abdulhaluk Uygur'un günümüze ulaşan 200 tane şiiri vardır. Şehit edildiğinde ise henüz 28 yaşında bir genç idi.
Şair bize Gezep ve Zar (Öfke ve Çığlık) isimli şiirinde şöyle sesleniyordu:
Ey pėlek dehşetiÆdin intiha bizarmen,
İzlerim köp, tapmidim bir derdime hiç darman.
Ata-bovamdin miras kona kiselniÆ derdide,
Gah ölüp, gah tirilip köptin beri avarmen.
Bir purap ölsem ne arman beġim bahari gülini,
Her seher gül işúida bulbulġa oòşaş zarimen.
Penge maÆsaú köz ėçip kapir-cedit dep úarġişur,
Bu hamaúet devride ateş bolup yanarmen.
Çöl-cezire, deştu-sehra içide úaldim ne ilac,
Ah, úaçan bir yol tėpip úoşulay úatarmen.
Suġa teşna bu çöl, bipayan munbet yeri,
Misli derya tapmay ėkiş úaynam bolup yanarmen.
Oyġinip ketti cahan meġribi- meşriú tamam,
Men tihi süt uyúuda çüş körüp yaterimen.
Başúılar kökte uçup, suda üzüp ketti yiraú,
Men misal yalaÆyaú dessep tiken maÆarmen.
İlim-pendin yoú òever, basti ġeplet òevp-òeter,
Halimiz úuldin beter, úandaú çidap turarmen?
Ey felek senin dehşetinden çok öfkeliyim,
Çok aradım bulamadım derdime derman.
Ata babamdan miras kalan eski hastalığın derdinde,
Kah ölüp kah dirilip çoktan beri avareyim.
Bir koklayıp ölürsem bağın bahar gülünü başka arzum yok,
Her sabah gül sevdasında bülbül gibi aşığım.
Bilime yönelsek uyanıp kafir “cedit” diye beddua ederler,
Bu cahil devrinde ateş olup yanıyorum.
Çöl cezire, deşti sahra içinde kaldım ne çare,
Ah ne zaman bir yol bulup kervana katılacağım.
Suya hasret bu çöl, sonsuz verimli toprağı,
Misli nehir bulmadan akarak kızgın bir şekilde yanarım.
Uyandı dünya gün çıkan yerden gün batan yere kadar,
Hala ben süt uykusunda rüya görerek uyuyorum.
Başkaları gökte uçup, suda yüzerek uzaklara gitti,
Mesela ben yalın ayak dikene basarak yürüyorum.
Bilimden ilimden hiç haber yok, bastı gaflet tehlike,
Halimiz köleden beter nasıl dayanarak dururum.
Çağdaş dönemin diğer isimleri arasında şunlar gelmektedir:
1- Armiya Nimşehit.
1906 yılında doğan şair, 22 Ağustos 1972 yılında vefat eder. Şiirlerinde daha çok klasik bir ülsup bulunuyordu.
Seğindim (Özledim) adlı şiirinde;
''Sėġindimmen, sėġindimmen, sėġindim,
Veten sėni teşna bolup sėġindim.
MihriÆ tolġan yürekimdin sėġindim,
Dolúunliġan kökrekimdin sėġindim.
Özledim ben özledim, özledim,
Vatan seni hasretle özledim.
Sevginin dolduğu canı gönülden özledim,
Coşan bağrımdan özledim.'' diyordu.
1913'te Kaşgar'da dünyaya gelen Ahmet Ziyati, yine 1913'te Kaşgar'da doğan Abdulaziz Mehsum, Lutpulla Mutellip, Elkem Ehtem, Zunun Kadiri, Tayipcan Ali, Turgun Almas, Abdurrahim Ötkür, diğer Uygur şair ve yazarların en önemlileridir. Bunlardan Nimşehit, Çinliler tarafından gönderildiği sürgünde aç ve susuz bırakılarak, Mutellip ise 1922'de idam edilerek şehit şairlerden olmuşlardır.
Türk-Uygur Edebiyatında Roman
Uygur edebiyatında şiirin yerinin büyük ve önemli olduğu kadar romanların da önemli bir yeri bulunmaktadır. Bugüne kadar yazılan romanlarda en çok görülen tür tarihi romanlardır. Daha çok Çin zulmü karşısında milli kimliklerini korumaya yönelik yazdıkları romanlar, belirli maksatlar taşımaktadır.
Uygur edebiyatına ait olan romanların hepsi dev hacimli eserlerdir. Genellikle çoğu 450 sayfanın üzerindedir. 1008 sayfalık Satuk Buğra Han romanı en hacimli olanıdır. Romanlarda modern üsluptan ziyade geleneksel anlatımın, üslubun tercih edildiği görülmektedir.
Başlıca romanlar arasında şunlar sıralanabilir:
1- Satuk Buğra Han (Seyfettin Azizi)
2- İz (Abdurrahim Ötkür)
3- Uyanan Topraklar (Abdurrahim Ötkür)
4- Abdulkadir Damolla Hakkında Kıssa (Hevir Timur)
5- Erken Uyanan Adam (Hevir Timur)
6- İşte O Günlerde (Abdulsattar Hamidin)
7- Ahiretten Gelenler (Turdı Samsak)
8- Iskalayan Kurşun (Abdullah Talip)
9- Unutulanlar (Ahet Turdı)
Satuk Buğra Han romanında, onun öncülüğünde Uygurların İslamiyeti kabulü anlatılır. Ötkür'ün İz romanında ise Timur Halife liderliğindeki Kumul ihtilali anlatılır. Erken Uyanan Adam romanında özet şeklinde verilir. Mehmet Emin Tohti'nin 'Kanlı Topraklar' romanında da anlatılan bir olaydır.
Uygur Türkleri 1760 yılından beri 97 defa silaha sarılarak Çin hakimiyetine karşı ayaklanmıştır. Bu durum Çinlilerde '' Doğu Türkistan'da her üç senede bir küçük, her otuz senede bir büyük ayaklanma olur '' sözünün bir atasözü haline gelmesine neden olur.
1913 yılında Kumul'da başlayan 'Timur Halife Ayaklanması' Doğu Türkistan'da üç yıl boyunca devam etmiş ve Timur Halife'nin kahramanlık öyküleri İz romanına konu olmuştur.
Abdurrahim Ötkür'ün diğer romanı olan 'Uyanan Topraklar' İz romanının devamı olan bir kitaptır. Hoca Niyaz Hacı öncülüğündeki ikinci Kumul ihtilali (1928-1942) Uyanan Topraklar romanının konusudur. 12 Kasım 1933'teki Doğu Türkistan'ın kuruluşu ve yıkılışı anlatılmıştır.
Ahiretten Gelenler, Iskalayan Kurşun, İşte O Günlerde ve Unutulanlar adlı romanlarda ise 12 Kasım 1944'de kurulan ikinci Doğu Türkistan Cumhuriyetinin hazırlık dönemi, kuruluşu ve yıkılışı ele alınmıştır.
Çin'de Mao öncülüğünde başlatılan Kültür Devrimi döneminde de Uygurların çektikleri sıkıntıları, maruz kaldıkları zulümleri anlatan pek çok roman bulunmaktadır. Bunlardan biri Mehmet Emin Tohti'nin 'Tanrı'nın Hükmü' romanıdır. Kültür Devrimi'nde yaşanan bir aile dramı konu edinilmiştir. Bir diğer roman da yine Mehmet Emin Tohti'nin yazdığı Yarışçılar Hakkında Kıssa'dır. Bu eserde köy insanlarının yaşadıkları zorluklar anlatılmıştır.
Uygur On İki Makamı Ve Edebiyatı
Uygurların Türk kültürüne hediye ettiği en önemli eserlerden biri de On İki Makam'dır. On İki Makam, Uygur Türklerinin mutluluklarını, üzüntülerini, haksızlık ve zulüm karşısındaki gazap ve nefretlerini, geleceğe olan inanç ve umutlarını yansıtır. Başta Ali Şir Nevai olmak üzere Lutfi, Fuzuli gibi şairlerin şiirleriyle bütünlük oluşturan On İki Makam, klasik edebiyat ve halk edebiyatı ile yakından ilgilidir.
On İki Makam'ın kendi has terimleri vardır. Bunların büyük kısmı Arapça ve Farsça kökenli kelimelerden gelmektedir. Bazı terimler ise kelimelerin değiştirilmiş halleridir.
1- Rak Makamı
2- Çebeyyat Makamı
3- Müşavirek Makamı
4- Çehargah Makamı
5- Pencigah Makamı
6- Özhal Makamı
7- Acem Makamı
8- Uşşak Makamı
9- Bayat Makamı
10- Neva Makamı
11- Segah Makamı
12- Irak Makamı