27 Kasım 2017 Pazartesi

Osmanlı'da Son Dönem Edebi Akımlar

Kadim tarihimizle beraber ona eşlik eden kadim edebiyatımızı okurken ve incelerken bazı isimlendirme ve tasnif etme yollarına başvururuz.
Şair ve ediplerin yazdıkları, oluşturdukları divanlardan ötürü birkaç asrı kapsayan döneme genel bir isim ile divan edebiyatı dönemi diyoruz. Türk edebiyatı, tarih içerisinde seyrederken divan edebiyatı da yerini yeni gelişmelerden etkilenen çeşitli edebi algılamalar doğrultusunda farkı edebiyat akımlarına, düşüncelerine bırakmıştır.

Genel olarak divan edebiyatından sonraki dönemde şu şekilde bir sıralama yapılır:

-Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı
-Ara Nesil
-Servet-i Fünun Topluluğu
-Fecr-i Ati Topluluğu
-Milli Edebiyat

Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı

3 Kasım 1839'da Sultan Abdulmecid Han döneminde Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından ilan edilen Tanzimat Fermanı'nın bir diğer ismi Gülhane Hatt-ı Hümayunudur. Tanzimat Fermanı ile beraber Osmanlı'da Batılılaşma hareketlerinin ve reformlarının maalesef artmaya başladığı gözlemlenmiştir. Bu olgu, Türk edebiyatına da yansımış ve Tanzimat Sonrası adı altında yeni bir edebi süreç vuku bulmuştur.

Bu dönemde yetişen edebiyatçılar, Batı'nın kültür ve edebiyatını örnek alarak devleti çökmekten kurtarmak, halkı aydınlatmak gibi bir takım düşüncelerle sonuçlarını hesaplayamadıkları bir yola girdiler. Niyetlerinin milli şuur etrafında şekilleniyor olmasına rağmen Batılı anlayışın burada aynen tatbik edilmesinin zararları öngörülememiştir. Bu yolda edebiyatı da bir vasıta olarak kullandılar.

Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı dönemi, 1860'tan 1895'e kadar devam eder. Daha sonradan bu dönem Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) adını alır.

Bu dönemde gerçekleşen bazı değişikliklere göre Tanzimat Sonrası dönemi de iki ayrı bölümde inceliyoruz.

-Birinci Nesil (1860-1876)

Şinasi'nin Tercüman-ı Ahval gazetesini neşretmeye başlaması, bu dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Birinci Meşrutiyetin ilanına kadar da devam eder. Bu dönemde edebiyatçılar daha çok siyasi bir amaç taşırlar. Taşıdıkları amaç meşrutiyetin ilan edilmesidir. Eserlerinde daima meşrutiyet konusu işlenmiştir. Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal, bu dönemin ilk neslini oluşturur.

-İkinci Nesil (1876-1885)

Bu dönem daha çok kişisel duyguların, felsefi düşüncelerin eserlere hakim olduğu bir dönem olur. Bu neslin temsilcileri ise Abdulhak Hamid Tarhan, Recaizade Mahmud Ekrem ve Sami Paşazade Sezai'dir.

Klasik edebiyat türlerinden olan şiir, mektup ve tarih, Batılı anlayışa göre yeni şekiller almıştır. Klasik edebiyatımızda bulunmayan tiyatro, roman, makale, hikaye, hatıra, tenkid vb. türleri geliştirilmiştir.
Bu dönemde gazeteler, Batılı edebiyat anlayışının halk arasında yaygınlaşması için bir vasıta olarak kullanılmıştır.

Ara Nesil

Edebiyat tarihimizde Tanzimat sonrası dönem ile Servet-i Fünun dönemi arasında kalan evre Ara Nesil olarak isimlendirilir. 1885-1896 yıllarını içerisine alır.

Bu dönem edebiyatçıları özellikle Fransız edebiyatını yakından takip eder. Bazı eserler Türkçeye tercüme edilir ve aynı zamanda Fransız edebiyatı eserlerini Fransızca olarak okurlar.
Bu nesil, edebiyat ve şiiri sadece kendi alanı içerisinde değerlendirmiştir. Siyasi amaçlar uğruna kullanmadılar. Edebiyat sadece edebiyat için yapılmıştır.


Servet-i Fünun Topluluğu

Servet-i Fünun mecmuası etrafında toplananların meydana getirdiği edebi topluluğun ismidir. Bu topluluğa dahil olanlar arasında: Halid Ziya, Tevfik Fikret, Cenab Şehabeddin, Hüseyin Cahit ve bunun gibi birkaç isim daha vardır.

Servet-i Fünun edebiyatı, sadece Servet-i Fünun mecmuası etrafında toplanan kalemlerin verdikleri eserlerden ibaret değildir. Aynı anlayışla fakat başka yayın organlarında eser veren edebiyatçılar da vardır.

Bu dönemde klasik edebiyat geleneğimiz tamamen yok edilmiştir. Fransız edebiyatının örnek alındığı bir dönemdir. Tamamen milli edebiyatın dışında kalan bu dönemde toplumla ilgili hiçbir mesele ele alınmamıştır.

Fecr-i Ati Topluluğu

1908'de İkinci Meşrutiyet'ten sonra ortaya çıkan ilk edebi topluluk, Fecr-i Ati Topluluğu'dur. Fecr-i Ati Topluluğu'nu meydana getiren edebiyatçılar, daha sonra Milli Edebiyatı ortaya çıkaran kişiler olmuştur.

Fecr-i Ati'nin temsilcileri ise Ahmed Haşim, Köprülüzade Mehmed Fuad, Hamdullah Suphi, Refik Halid ve Yakup Kadri gibi isimlerdir.

Milli Edebiyat (1911-1923)

Milli değer ve meselelerin ön planda tutulduğu edebi akımın ismidir. Milli Edebiyatı da dört farklı bölüme ayırarak inceliyoruz. Bunlar: Medeniyetçilik, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük'tür.

Bu dönemin en önemli özellikleri kısaca şöyle özetlenebilir:

-En güzel dil olarak İstabul Türkçesi seçilmiş, yazı ve konuşma dilinin İstanbul Türkçesine göre olması gerektiği vurgulanmıştır.

-Türk yazı diline giren yabancı gramer kuralları kaldırılacak ve tamamen Türkçe gramer kurallarına yer verilecekti.

-Arapça ve Farsça tamlamaların terk edilmesi kararı alınmıştır.

-Türkçeleşmiş edatlar dışındaki bütün yabancı edatlar terk edilecektir.

Bu fikirler daha önce Namık Kemal ve Şemseddin Sami gibi edebiyatçılar tarafından da dile getirilmişti. Milli Edebiyat, özellikle 1914'ten sonra Birinci Cihan Harbi yıllarında gelişerek devam etti.

Milli Edebiyat akımının önde gelen temsilcileri ise şunlardır:

Şiir: Mehmed Emin Yurdakul, Ömer Seyfeddin, Ziya Gökalp, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel vb.

Hikaye Roman: Ömer Seyfeddin, Yakup Kadri, Halide Edip Adıvar, Refik Halid..

Edebiyat tarihi: Fuad Köprülü, Ali Canib..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türk Uygur Edebiyatı - 2

Türk-Uygur Edebiyatını incelemeye devam ederken, Uygur yazarlarından, şairlerinden ve Uygur halk edebiyatının belki de en güzide yapıtı olan...